İzmir Bayan Kuruluşları Birliği’nin (İKKB) Ocak ayı toplantısında düzenlenen panelde bilhassa 2020’nin son aylarında düşük düzeyde seyreden yağışlarla tekrar gündemimize giren su sorunu tartışıldı.
Göğüs Kanseri ile Savaşım Derneği Lideri Prof. Ayfer Haydaroğlu’nun moderatörlüğünde düzenlenen “Su Sorunu” paneline konuşmacı olarak Etraf Mühendisleri Odası İzmir Şube Lideri Helil Kınay ve Halk Sıhhati Profesörü Ali Osman Karababa katıldı.
Daha yaşanabilir bir dünya
Toplantının açılışında bir konuşma yapan İKKB İdare Konseyi Lideri Huriye Serter, panel öncesinde bir aylık faaliyetlerini özetledi. Panel öncesi de su sorunu konusuna değinen Serter, su sıkıntısının global bir sorun olduğundan hareketle her geçen gün bu sorunun büyüdüğünü söyledi. Bu manada ferdî ya da toplumsal olarak neler yapılması gerektiğini masaya yatırmak istediklerini söyleyen İKKB Lideri Serter, “Herkes üstüne düşeni yaparsa dünya daha yaşanabilir yer olur. BM Sürdürülebilir Global Maksatlarda 5. sırada toplumsal cinsiyet eşitliği var, 6. sırada ise pak su var. 2030 yılına kadar amaçlar konmuş, sanki bu maksatlara ulaşabilecek miyiz göreceğiz, tüm bu alanlarda önemli manada çalışma yapılması gerekiyor” dedi.
Akabinde İzmir Bayan Kuruluşları Birliğinin Bayan Sıhhati ve Etraf Komitesi ismine kelam alan Cumhuriyet Bayanları Güzelbahçe Şubesi Lideri Mesude Öney, Kent Kurulu paydaşlığında “su” etkinliklerinin sürdürüleceğini, bu kapsamda 22 Mart Dünya Su Gününde İzmir Valiliği müsaadesi ile ortaokul ve liseler ortasında ve ferdî de müracaat yapılabilecek bir sinema müsabakası düzenleneceğini anlattı.
Türkiye su fakiri
Etraf Mühendisleri Odası İzmir Şube Lideri Helil Kınay, su probleminin global bir sorun olduğundan hareketle topyekün bir uğraşın yürütülmesi gerektiğini söyledi. Su yoksulu bir ülke olduklarını söyleyen Kınay, “Su tüketiminde son derece acımasız bir tabloyla karşı karşıyız. Su yoksulu bir ülke olarak kısıtlı olan suyu da gerçek kullanamıyoruz. Kayıp kaçak ölçümüz yıllık 50 milyar metreküp. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 50’lere dayanıyor. Kayıplar yalnızca su kaybı değil güç kaybına da neden oluyor” dedi.
Ülkemizin çölleşme sürecinde olduğunu vurgulayan Kınay, “Bir taraftan su kıtlığı yaşarken öbür taraftan da şiddetli yağışlara bağlı felaketler de yaşayacağız. Global ısınmaya bağlı kıyı kentleri suya bağlı meseleler da yaşayacaklar” dedi. Su kaynakları üzerinde, yağış, sıcaklık, nem, bitki örtüsü üzere suyun varlığını ve ölçüsünü direkt etkileyen faktörler bulunduğunu belirten Kınay, “Bu kaynakların bir de ekonomik süreçleri var, sanayi, ulaşım, güç, ekosistem hizmetleri ile balıkçılık, ormancılık üzere alanlara tesirleri olacaktır. Susuzluk hayatın her alanına tesir ediyor, edecek” diye konuştu.
“Hükümetler bu bahiste sorumluluk almalı”
Halk Sıhhati Profesörü Ali Osman Karababa ise suya erişim hakkımız olduğuna dikkat çekerek, bu hakkımıza ulaşma konusunda sorumluluğun devletlerde olduğunu söyledi. Kamu spotu olarak yayınlanan reklamlarda sağlıklı etraf, tarım alanlarının korunmasından bahsettiğini söyleyerek dünyada 2.1 milyar kişinin emniyetli ve kâfi suya erişim hakkına sahip olmadığını belirten Karababa, “Özellikle kırsal kesimde yaşayanlar büyük zahmet yaşıyorlar. Dünya genelinde 700 milyon insan 2030 yılında şiddetli su kıtlığı yaşanacak bölgelerde yaşıyor” dedi. Bilhassa devletlerin, hükümetlerin ve mahallî idarelerin su konusunda hassaslık göstererek, tüm imar düzenlemelerinde, sanayi müsaadeleri ve yapılaşmada suyu gözeterek yapması gerektiğini söyleyen Karababa, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Topyekün bir uğraş kaide, bu mevzuda da hükümete, mahallî idarelere, sivil toplum kuruluşlarına büyük misyon düşüyor. Susuzluk ziraî randımanda düşüş ve besin yetersizliğine neden olur. Külçe külçe altınınız olsa da besininiz yoksa başınız büyük kederde demektir. O sebeple madenlere değil su kaynaklarımızı müdafaaya öncelik verelim” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
