Kitabının bir kısmında Gülnihal isimli karakter üzerinden bir mektup dizgisi yaratan Murat Gülen, bu kısımlarda insanın hayatının kainatın hayatına denk olduğunu anlatıp her bir harf için yazdığı tarih-insan minvalindeki hikayeler ile edebiyatın sıkışmışlığı ortasında bir umut ışığı oluşturdu.
Edebiyata hem nitelikli hem de özgün bir stil getiren başarılı müellif Murat Gülen, bilgi ve deneyimini aktarmak için Muharrir Akademisi’ni kurdu. Müelliflik yolundaki herkese farklı bir boyut kazandırmayı hedefleyen Müelliflik Akademisi birinci olarak Yaratıcı Müelliflik Kursu ile öğretim hayatına başladı.
Murat Gülen kendini şöyle tanımlıyor: “Ben bir hiç gezginiyim. İnsanların gösterişli dünyalarının gerisini gezip, bayağılık kokan maskelerini düşürmeyi emel edinmiş biriyim. Zira fakat o vakit tüm insanların eşit olduğuna inanabilirim. Toplumsal manada ihtişamlı görünmenin toplumsal sınıfların üstünde yer bulmaya denk düştüğü şu çağda, kazanan olmanın değil, kaybeden olmanın gururunu yaşayan biriyim. Kimsenin menfaat için birbirine ‘Neden?’ diye sormadığı karanlıkta, ‘Neden burası karanlık?’ demeyi beceri bilmiş biriyim. İşte bu yüzden müellifim. İnandığı yolda yürümeye takati kalmamış insanlara harflerle ördüğüm yürek iplerini uzatıp bizim yerimizin bu dünya olmadığını anlatmak ve onları öteki dünyalara götürmek isteyen biriyim. Bu nedenle ilham paylaşmak ismine ve insanlara nitelikli bir yol açıp hem öğrenip öğrenip öğretmek emeliyle Muharrir Akademisi’ni kurdum. Herkesi beklerim.”
Murat Gülen kimdir?
Sanatın soluk almamızda en az oksijen kadar gerekli olduğunu fark eden müellif, her vakit yeni şeyler öğrenmenin peşinde koştu. Bu inanç doğrultusunda çeşitli üniversitelerin biyoloji ve ideoloji kısımlarını bitirdi. Müziğe olan merakından dolayı piyano, gitar, bağlama başta olmak üzere birçok enstrümanla bağ kurdu.
Arthur Schopenhauer, Michel Foucault, Jean-Paul Sartre, Franz Kafka üzere varoluşçu muharrirlerin tesiriyle yazmaya başladı. Makul devirlerde tiyatro oyunları yazıp yönetti. Hayatının kırılma anlarında varlığın kendine yabancılaştığını görerek hiçliği anlatmak için 2015 yılının mayıs ayında ”Bir Demlik Düş” isimli kitabını yayınladı. Hislerini hep kaybedenlerin yanında konumlandırdı.
İnsanlara bir şey kazandırmayan, giderek yozlaşan ve bayağılaşan edebiyat kültürüne yansısını, yeni bir üslup üreterek geliştirdi. Edebiyat sayesinde hayatımızdaki berbat insanlardan hesap sorduğunu düşündüğü için yazı yazarken kalemlerin uçlarını tekraren kırdığı söylendi. Türkiye’de değişik tıptaki fanzin ve mecmuaların yayın direktörlüğünü üstlendi. Hollanda, Almanya, Belçika olmak üzere hikayeleri Avrupa’da çeşitli lisanlara çevrildi. Aklında her vakit Oğuz Atay’ın sitemi mevcuttu: ‘Ben buradayım sevgili okuyucum, sen nerdesin sanki?’ Murat Gülen, Başımdaki Fillerin Hepsi Mavi ve Atlıkarıncaları Affediyorum isimli iki ruhsal romanın da müellifidir.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
