Arkeolog ve gazeteci Mesut Yar, “Taş Gaste” isimli belgselini çekmek için geldiği Urfa’da çekim yerlerini görünce hayranlığını bu türlü lisana getirdi: “Urfa’yı İsot, Lahmacun ve Çiğköfte’nin Gerisine Saklamayın! Göbeklitepe’yi, müzelerini,tarihini ve kültürünü öne çıkarın.”
Kısa bir müddet evvel Şanlıurfa’ya gelen ve Göbeklitepe için belgesel çeken arkeolog/gazeteci Mesut Yar, çekim yaptığı yerlere hayran kalınca reaksiyonunu ve hayranlığını bu türlü lisana getirdi:”Urfa’yı İsot, Lahmacun ve Çiğköfte’nin Ardına Saklamayın! Göbeklitepe’yi, müzeleri, tarihini ve kültürünü ön plana çıkarın. Kentin içi de başka bir miras, tüm dünya bu kenti gezmeli!” .
Şanlıurfa’ya “Taş Gaste” arkeoloji belgeseli çekimleri için gelen Mesut Yar, mahallî medya ile buluştu ve gazeteci Ekrem Arpak’ın sorularını cevapladı:
“-Hoş geldin Urfalı! diye karşıladı beni. Teşekkürlerimi bir çırpıda sıraladım demli çaylarımızı yudumlarken çünkü memleketim ismine kendisine kocaman teşekkür borcum vardı. Memleketim ismine, kendi adıma ve elbette Göbeklitepe ismine… Şaşırdınız biliyorum Göbeklitepe ismine cümleme lakin şaşırmayın, zira Mesut Yar ismi, deneyimi, işine olan aşkı, Murat Ersan üzere ülkemizin bedelli ve saygın üretimci, direktörlerinden birisinin deneyimleri ve elbette NTV üzere belgesel manasında ülkemizde çığır açmış bir kanalın varlığıyla Göbeklitepe hala içinde sakladığı ve yanlışsız anlatılmadığına inandığım gizeminin bu belgesel ile milyonlara ulaşacağı heyecanını yaşıyor hissi var içimde.
.
EKREM ARPAK : ”Ağabey; Şanlıurfa’ya ayak bastığın anda ne düşündün?” sorumun yanıtını yapıştırıvermişti sohbetimizin birinci demlerine.
Mesut YAR: Pek tabi ortalarında çok sevdiğim, yakın dostluklarımın olduğu çok büyük ses sanatkarları çıkardı Şanlıurfa. İbrahim Abi üzere. (İbrahim Tatlıses’i anarken büyük bir sevgi ile gülümsüyor yüzü) Müslüm Gürses, Seyyal Taner, Ferhat Göçer, Yararı Bedih… (Birkaç saniye duruyor ve şirin bir kahkaha patlatıyor) Canım abim Mahmut Tuncer var mesela. İsimlerini saydıklarım yahut hoşgörülerine sığınarak unuttuklarım yıllarca ülke müziğine çok büyük emekler verirken Şanlıurfa’nın ve Şanlıurfa beşerinin o hoş, naif, sıcakkanlılıklarını anlattılar.
Yine isot, lahmacun, çiğköfte bu kentle özdeşleşmiş ve Şanlıurfa’nın aslında şimdi gereğince anlatılmadığına inandığım en özel damak tatlarıdırlar kesinlikle fakat biliyorsun ki ben tıpkı vakitte bir arkeoloğum ve haliyle tarih benim için çok şey demek. Şanlıurfa havaalanında uçaktan indiğim anda yüzüme vurup yüreğime işleyen iki şeyi hissettim:
1- İnsanı çöl sıcaklarının orta yerine bırakan sıcaklık ( Burada sempatik bir tebessüm düşüyor tanıdık ve çokta yakışan yüzüne ) Muhakkak ki bizim meşhur sıcaklarımızı unutmamış Mesut Yar.
2- Ve elbette daha birinci andan beni kolları ortasına alıp bin yıllar öncesine götüren varlıklı, kadim tarihinin o gizemli, mistik havası.
Demem o ki haklısın yani. Urfa yalnızca birkaç nesne ile anlatılmayacak kadar hoş ve güçlü bir kent. Son vakitlerin çokça duyulan tabiri ile tarihin sıfır noktası diye buna derim ben.
Ekrem ARPAK: Bilhassa kız çocuklarının eğitimi için yapılan bir aktifliğe iştirak göstererek bir sefer daha o hoş yüreğinle esirgemediğin hassaslığın için hem sana, hem Şengül Boybaş Hanımefendiye, hem de pahalı üretimci, direktörümüz Murat Ersan’a teşekkür ederim fakat Göbeklitepe Belgeselini çekme fikri nereden geldi aklına? Bu çok evvelce planladığın bir projemiydi yoksa Şanlıurfa’yı gördükten sonra mı gelişti?
Mesut YAR: “Sevgili Ekrem, malum benim de bir modülü olduğum Doğuş Medya Kümesi Göbeklitepe’nin ana sponsoru durumundalar. Tabi bu durum bizi bu projeyle ilgili daha bir heyecanlandırdığı üzere bir nevi işimizi de kolaylaştırmadı değil. Sevgili Murat (Murat ERSAN) ile birlikte uzunca bir müddettir orta verdiğimiz TAŞGASTE Belgesel Programını tekrar hayata geçirmeye karar verdiğimiz anda, Göbeklitepe planlarımız ortasındaydı. Pek tabi bunun çok erken formda pratiğe dökülmesi AB Ahenk Komitesi Lideri ve bence entelektüel alt yapısı ile çok lakin çok kıymetli bir isim olan M.Kasım Gülpınar, tekrar Şanlıurfa’da bizi yalnız bırakmayan Büyükşehir Belediye Lideri Zeynel Abidin Beyazgül, Haliliye Belediye Lideri Mehmet Canpolat ve tabi ki yürüyen kütüphane ismini verdiğim Azzat Birinci kardeşimin ilgileri de kararımızda çok tesirli oldu. Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin’in ilgisini, nezaketini unutmak mümkün mü?”
Ekram ARPAK: Taşgaste Göbeklitepe kısmına tekrar döneceğiz fakat bir arkeolog olarak Göbeklitepe dışında Şanlıurfa’yı nasıl buldun?
Mesut YAR: “Sende biliyorsun ki Şanlıurfa’nın neredeyse her karışı öteki bir çağın derin izlerini taşıyor. Görmemiş olsam da; Harran meskenleri, medresesi ve harabeleri, Takoran Vadisi, Balıklıgöl, hanlar, hamamlar: Şanlıurfa’dan hissettiğim şey bu kentin muhakkak global manada tanıtılması gerektiği idi.Urfa’yı İsot, Lahmacun ve Çiğköfte’nin Gerisine Saklamayın! Göbeklitepe’yi, müzelerini,tarihini ve kültürünü öne çıkarın!”
Ekrem ARPAK: Mesut Ağabey; yaklaşık 30 yıldır ekranlardasın. Bu ülkede birbirimize günaydın demeyi senden öğrendik ve sevdik diyebilirim. Elbette bu büyük tecrübenle şahane bir Göbeklitepe kısmı izleyeceğimizden eminim. Kaldı ki Taşgaste geçmişte birbirinden başarılı ve ekranlarda iz bırakan kısımlarıyla hala çok seviliyor. İlaveten TROYA bahisli birinci kısım geçen hafta inanılmaz reytingler aldı. Pekala, Şanlıurfa özelinde Göbeklitepe dışında öbür da projeleriniz var mı? Yeni kısımlar gelecek mi?
Mesut YAR: “Sendeki bu memleket aşkı aslında örnek olmalı biliyor musun? Gelelim Şanlıurfa’da yeni projeler olacak mı meseleye, daha doğrusu çağrına: Taşgaste tüm süratiyle devam ediyor. Açıkçası tatilde bile vaktimin birçoklarını alan bir iş. Lakin Şanlıurfa latifeyle karışık söylediğim üzere onlarca kilo belgesel çekilecek inanılmaz bir kent. Mesela Takoran Vadisi, senin tabirinle ”Ruhunu suya teslim eden kent Halfeti” Balıklıgöl, Harran. Gerçek bir yaklaşım, dayanak ve projelerle hepsini anlatmaktan elbette çok memnun olurum. Bakacağız yani…”
Ekrem Arpak: Tarih, müzik, sanat tamam. Pekala, Şanlıurfa insanını nasıl buldun? diyorum ve o anda Mesut Yarın yüzünde adeta aile hasreti ve sevgisiyle karışık bir gülümseye tanıklık ediyorum.
Mesut YAR: “Deli misin sen? Birbirinden kusursuz beşerler tanıdım. Bizleri arka arda ağırlayan ve nezaketleri ile her ağırladıklarında bu coğrafyada kardeşliğin, dostluğun, misafirperverliliğin en hoş anlarına götüren sevgili M. Korkut Polat, Naif Bülbül, İbrahim Yıldız, M. Cemil Beyaz, Gülhan Sinanlıları nasıl unutabilirim? Gittiğimiz her yerde konutumuzda hissettik kendimizi. Sevginin en temiz hallerini yüreğimizin orta yerine ilmek ilmek işleyen hoş beşerler tanıdık, dostluklar biriktirdik.”
E.A: Biraz da damak tatlarımızı nasıl bulduğunu merak ediyor ve soruyorum.
Mesut YAR: “Belgesel için sıra gecesi grubunun hazırladığı enfes çiğ köfteden başlayayım istersen. İnanılmazdı… Mırra ( derken gülümsüyor ve ekliyor) Az kalsın başlık parasını ödeyecektim ya! (Mırra içilirken fincanı masaya bırakan kişinin bir gencin başlık parasını vermekle cezalandırması ritüeli geliyor aklına) Menengiç kahvesi, yöresel serpe kahvaltısı, lahmacunu, ciğer: Açıkçası tarihi kadar damak tatlarıyla da hafızamızda, lisanımızda, damağımızda derin izler bıraktı Şanlıurfa.”
DÜNYAYI AYAĞA KALDIRACAK UZAY GERÇEĞİ!
Böylece sohbetimizin sonuna gelirken cumartesi NTV ekranlarından yayınlanacak olan TAŞGASTE GÖBEKLİTEPE Kısmının heyecanı yüreğimizde bir kere daha depreşiyor. Birbirimize sarılırken Mesut Yar ve grubunu yine memleketime davet etmeyi ihmal etmiyorum. Kim bilir tahminen yarın yahut yarından da yakın da gelecekler..
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
