Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nin Moodist Akademi ile düzenlediği ‘Ruh Sıhhati Sempozyumu’nun kapanış konferansı Prof. Dr. Selçuk Aslan tarafından yapıldı. Sempozyumun üçüncü gününde ‘Renkler ve Çizgi ile Söz Etme’ konferansında konuşan Prof. Dr. Selçuk Aslan, “Sanat, ruh sıhhati konusunda sorun yaşayan şahısların içinde bulundukları his ve niyet fırtınasından çıkmaları için imkân sağlıyor ve böylece kişinin kendisine giden seyahati başlamış oluyor” dedi.
Online olarak düzenlenen ve Türkiye’nin önde gelen ruh sıhhati uzmanlarının iştirakiyle gerçekleşen Moodist Ruh Sıhhati Sempozyumu’nda Renkler ve Çizgi ile Tabir Etme isimli konferansta konuşan Prof. Dr. Selçuk Aslan, sanatın bireylere kazandırdığı estetik duygusu ile birlikte ruhsal olarak yaşanan külfetli durumlardan uzaklaşmayı ve olaya uzaktan bakma bahtı verdiğini anlattı.
Sanatla uğraşmak farklı bakış açısı kazanmamızı sağlıyor
Günümüzde sanatın tuvali, müzeyi aşarak sokağa çıktığını ve aktüel olayları işaret eden, onlar üzerinde konuşan bir alana dönüştürdüğünü söyleyen Prof. Dr. Selçuk Aslan, “Sanatın gündelik ömrümüz içerisinde daha fazla yer almasıyla birlikte, olaylara ve bireylere olan farkındalığımız artıyor. Dolasıyla sanat, etrafımızdaki nesnelere farkı açılardan bakmamıza imkan sağlayarak, bakış açımızı da değiştiriyor ve bunlar olurken estetik algımızı da geliştiriyor. Öte yandan sanatla uğraşmak bireylere ruh sıhhati konusunda olumlu katkılar sunuyor. Şahıslar ruhsal olarak sorunlu devirlerinde sıkıntılarına ve kendilerine o kadar gömülüyorlar ki sanat ile uğraşmak kendilerine farklı bir bakış açısı kazandırabiliyor ve bir müddetliğine de olsa dikkatlerini öteki bir tarafa çekmeleri için düzgün gelebiliyor. Bilhassa bu alanda yapılan araştırmalar; süregiden terapiye eklenen sanatla terapinin aslında bir uğraşı, aktivite manasında olduğu kadar kişinin kendisini tanıyıp söz etmesi açısından da faydalı olduğunu gösteriyor” dedi.
Sanat, kişinin kendisini fark etmesine yardımcı oluyor
Ruh sıhhati konusunda sorun yaşayan şahısların sanat ile uğraşması, kendilerini fark etmelerine ve gözlemlemelerine imkan sağladığını belirten Prof. Dr. Aslan, “Bu üzere çalışmalar aslında bireylerin kendisine giden bir seyahati başlatıyor. Sanatla terapi fotoğraf ile tabir çalışmalarında çizilen bir fotoğraf bireylerin hayatı anlamlandırmasına yahut kendi kimliğini daha uygun tanımlamasına yardımcı olabiliyor. Bu noktada sanatın bireylere tabir manasında neler çağrıştırdığı değerli oluyor. Örneğin; 1910 ve 1920’lerde Almanya’da tepe noktasına ulaşan dışavurumculuk akımı, nesnelerin nasıl göründüğünden fazla duygusal manada ne hissediyorsa onu tabir etmeleri üzerine ağırlaştı. Bizim açımızdan da kıymetli bir akım zira ruh sıhhati sorunları yaşayan bireylerin güç periyotlarında bu söz yolunu kullanarak hem bir biçimde yolunu çizmeleri hem kendilerini tabir etmeleri hem de koydukları yapıtlarla öbür insanların da kendilerini fark etmelerini sağladıkları görülmüştür” dedi.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
