Fitoterapi Uzmanı Dr. Şenol Şensoy kanser tedavisinde fitoterapinin tesirlerini anlattı, tıbbi bitki özlerinin gerçek formda kullanımı ile ne kadar hoş sonuçlar alınabileceğine dikkat çekti.
Hücrelerin DNA hasarı sonucu denetimsiz çoğalmasına “kanser” denir.
Kanser dünya genelinde ikinci vefat nedenidir ve 2020’de varsayımı 10 milyondan fazla vefatın sebebidir.
Dünyada yaklaşık 6 vefattan 1’i, ülkemizde ise her 5 vefattan biri kanserden kaynaklanmaktadır.
Erkeklerde en sık görülen tipler akciğer, prostat, kolorektal, mide ve karaciğer kanseri, bayanlar ortasında en yaygın kanser çeşitleri ise göğüs, kolorektal, akciğer, servikal ve tiroid kanserleridir.
Alışkanlıklarımız ve Kanser Bağlantısı
Kanserden ölümlerin yaklaşık üçte biri en önemli 5 değiştirilebilir alışkanlıktan kaynaklanmaktadır:
Yüksek beden kitle indeksi (şişmanlık),
Düşük meyve ve zerzevat alımı,
Fiziksel aktivite eksikliği, hareketsiz hayat tarzı
Tütün kullanımı,
Alkol kullanımı.
Tütün kullanımı kanser için en değerli risk faktörüdür ve kanser ölümlerinin yaklaşık 22’sinden sorumludur. Kanserin tanımlayıcı bir özelliği, olağan hudutlarının ötesinde büyüyen ve daha sonra komşu bölgeleri istila edebilen ve öteki organlara yayılabilen olağandışı hücrelerin süratli bir biçimde çoğalmasıdır, son süreç metastaz olarak isimlendirilir. Metastazlar, kanserden kaynaklanan kıymetli bir vefat nedenidir.
Kansere ne sebep olur?
1- Ultraviyole ve iyonlaştırıcı radyasyon üzere fizikî kanserojenler;
2- Asbest, tütün dumanı bileşenleri, aflatoksin (bir besin kirleticisi) ve arsenik (bir içme suyu kirleticisi) üzere kimyasal kanserojenler,
3- Muhakkak virüsler, bakteriler yahut parazitlerden kaynaklanan enfeksiyonlar üzere biyolojik karsinojenler.
4- Yaşlanma, kanser gelişimi için bir öbür temel faktördür. Kişi yaşlandıkça hücresel tamir sistemleri daha az tesirli olmaktadır.
5- Kimi kronik enfeksiyonlar kanser için risk faktörleridir. Düşük ve orta gelirli ülkelerde büyük ehemmiyet taşır. 2012 yılında teşhis edilen kanserlerin yaklaşık 15’i, Helicobacterpylori, Human papillomavirüs (HPV), Hepatit B virüsü, Hepatit C virüsü ve Epstein-Barr virüsü dahil olmak üzere kanserojen enfeksiyonlara atfedilmiştir.
Kanser yükünü azaltmak
Hali hazırda kanserlerin 30-50’si risk faktörlerinden kaçınarak ve mevcut delile dayalı tedbire stratejileri uygulanarak önlenebilir. Kanserin erken teşhisi ile de kanser yükü azaltılabilir. Erken teşhis edilir ve uygun formda tedavi edilirse hastaların güzelleşme bahtı yüksek olur.
Kanser Tedavisi
Yeterli ve tesirli tedavi için hakikat kanser teşhisi koşuldur zira her kanser tipi, cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi üzere bir yahut daha fazla yolu kapsayan özel bir tedavi rejimi gerektirir. Tedavi ve palyatif bakımın amaçlarının belirlenmesi değerli bir adımdır. Sıhhat hizmetleri entegre ve insan merkezli olmalıdır. Birincil emel ekseriyetle kanseri güzelleştirmek yahut hayatı değerli ölçüde uzatmaktır. Hastanın ömür kalitesini artırmak da kıymetli bir maksattır. Bu, destekleyici yahut palyatif bakım ve psikososyal dayanak ile sağlanabilir.
4. evre bir kanser hastasının dikkat cazip sözleri;
“Ömrüm bir yerde bitecek elbette fakat bunun kanserden ötürü olmayacağını hissettim ve savaştım. Kimse umudunu yitirmesin, savaşsın”.
Fitoterapi
Kanserin tedavisinde fitoterapi üzere klâsik ve tamamlayıcı tedavilerden de faydalanmak her geçen gün kıymetini artırmaktadır. Hastanın hakikat beslenmesi ve tıbbi bitkiler ile mevcut tıbbi tedavisine takviye vermek tedavideki muvaffakiyet talihini hayli yükseltecektir. İnsanoğlu tıbbi bitkiler hakkında binlerce yıllık kadim bir bilgi ve birikime sahiptir. Bilhassa son 25 yıl içinde tıbbi bitkiler üzerinde sayısız araştırmalar yapılmış ve tıbbi bitkilerin DNA hasarının önlenmesinden yani daha başlangıçta kanserin oluşmasını engelleyici tesirlerinden, uzak metastazların engellemesine kadar kanserin çabucak her basamağında tesirlerinin olduğunu gösteren binlerce makale yayınlanmıştır.
Tıbbi bitkiler üzerine yapılan çalışmalarda;
1- Antitümör tesirler selektif (seçici) bir özellik göstermekte, yani kanser hücreleri üzerine sitotoksik tesir gösterirken olağan doku hücrelerine ziyan vermemektedir.
2- Kemoterapi ve radyoterapinin aktifliğini artırmakta, yan tesirlerini azaltmakta ve kanser hücrelerinin direnç geliştirmesini engellemektedir.
3- Kanser hücreleri tarafından oluşturulan angiogenez (damarlanma) engellenip, tümörün büyümesi ve metastazı önlenmektedir.
4- Kemoterapi ve radyoterapiye direnç gösteren kanser kök hücrelerine karşı sitotoksik tesir göstermekte, onları apoptoz dediğimiz programlanmış hücre intiharına sürüklemektedir.
5- Bağışıklık sisteminden gizlenmek için değişik düzenekler kullanan kanser hücrelerini, bu sistemleri kırarak açığa çıkarıp, bağışıklık hücrelerimizin antikanser tesirlerini fonksiyonel hale getirmektedir.
6- Tıbbi bitkilerin çabucak hemen tamamının güçlü antioksidan ve hür radikalleri temizleyici tesirleri, başta kanser olmak üzere bütün hastalıkların tedavisinde bize katkı sağlamaktadır.
Kanser hücreleri içinden çıktıkları bünyeye isyan etmiş, onu çok yeterli tanıyan, zafiyetlerini bilen, ona nazaran taktikler geliştirip içerden ve dışarıdan aldığı takviyelerle bünyeyi yok etmeye çalışan teröristler üzere çalışır. Tıbbi bitkiler ise sayısız şifalı özellikleri bünyesinde barındıran, kanser hücresinin bütün savaş taktiklerine karşı her türlü donanıma sahip istekli askerler üzere hareket etmektedir.
Hasta ağızdan beslenebildiği sürece, hastalığın her evresinde tıbbi bitkilerden faydalanabiliriz. Fitoterapötik eserler hem bir beslenme dayanağı, hem bağışıklığı güçlendirici özel besinler, hem de tedavi edici şifalı casuslar olarak düşünülebilir. Klasik tıbbi tedavilerden istifade etme imkânı kalmadığı basamaklarda dahi fitoterapiden faydalanabiliriz.
Hasta uygunlaşmak isterse iyileşir
Dünyaca tanınmış onkoloji uzmanı Prof. Dr. Umberto Veronici’nin (1925-2016) şu kelamları kanser hastalarına yaklaşımda çok değerlidir: “Hiç kimse, hiç kimseye ne kadar yaşayacağını söyleyemez. Ben 55 yıldır bu meslekteyim ve çok fazla mucizeye şahit oldum. Eğer hasta güzelleşmek isterse iyileşir.”
İbn-i Sina: Şifası olmayan hastalık yoktur
Batılıların Avicenna (Bilginlerin Hükümdarı) ismini verdikleri 1000’li yılların başında yaşamış olan İbn-i Sina (980-1037)’nın“Şifası olmayan hastalık yoktur, irade eksikliğinden başka” sözü ile üstte bahsi geçen 4. evre bir kanser hastasının ve Prof. Veronici’nin kelamları nasıl da birebir örtüşüyor değil mi?
Kanser hastası düzgünleşir mi? Evet düzgünleşir, kâfi ki hasta güzelleşmek istesin.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
